İstanbul Müzesi

Bu sergi, kendi başında, bir Sanat yapıtı değildir.

veya 'Ekrana bakmaktan acıyan gözlerimden yaşlar süzülüyordu....'
 
Genco Gülan, Mayıs 2020
 

Müzenin Arkadaşları sergisi için sanatçı arkadaşlarımdan yeni ve taze bir, iki iş istedim. Sergi için bir video çekip bir tane de porte çizmelerini rica ettim. İlginçtir, maske giyilmesinin zorunlu olduğu ve herkesin sokakta, bir şekilde, suratını örtmüş halde dolaştığı günlerde bile hiçbir sanatçı kendisini maskeli olarak tasvir etmedi! Biri hariç! O da hastanede geçirdiği korkunç günler sonucunda virüsü yenmiş ve sonrasında konunun psikolojik boyutu ile savaşmaya devam ediyordu… Yazının girişinde şunun altını çizmek istiyorum, kendi portresi konusu, ister elektronik ister boyama olsun, sanatçının özelidir, mahremidir. Ayna gibi yansımaz portre, farklı bir yerden çıkar. Günlük hayattaki vaziyetin imgelem gücüne, tahayyüle dolayısıyla çizgiye yansıması selfie çekmek gibi olmayabiliyor…  

Arkadaşlarla ile bir sergi yapmak!
Şahsen bir sergiyi kurgularken, bir dizi ayrık fikrin örgüsünden ya da iç içe geçmiş kavramsal çerçevelerden faydalanırım. Bunlar seyirciye çoğunlukla kopuk, kopuk görünürler ve üst üste birikip katmanlar oluşturabilirler. Mecazlarla birbirine bağlanmış anlamlar, bir zincire dönüşürken değişmeye de başlarlar… Neredeyse bir sanat yapıtı, bir yerleştirme üretir gibi çalışılabilir sergi süreci…

Müzenin Arkadaşları başlıklı sergiyi hazırlarken, çıkış noktam gayet basit ve netti: Arkadaşlarla bir sergi yapmak! Karantina sürecinde, uzunca bir süredir sergi yapamıyor, arkadaşlarla görüşemiyorduk! Onların durumlarını ve neler yaptıklarını merak ediyordum. Kimsede keyif de kalmamıştı zaten! Korku, üzüntü başka şeyler ama belirsizlik, işte o en kötüsü…

Küçük bir çocukken yorganı başımın üstüne iyice çekersem, ona sıkıca sarılırsam korkularımdan saklanırım diye düşünürdüm. Veya biraz daha uyuyayım, her şey geçecek hissi... Fakat büyüyünce bu yöntemler işlemiyor artık. Denedim. Yorganı başınızın üstüne çekseniz de, altınıza alsanız da, her gün daha fazla uyumaya çalışsanız da, karanlığa saklansanız da bazı günler geçmek bilmiyor! Uyanıkken gördüğünüz kâbuslar, gecekiler kadar kolayca unutulmuyor.

Günlerce telefonum çalmadı. Ben de kimseyi aramadım zaten. Arayıp da ne diyecektim? Ne konuşacaktık? Sonra derken, haftalar sonra birkaç mesajlaşma, hal hatır sormalar… O kadar. Nerdeyse iki üç hafta, sanki konuşmayı da yasaklamışlar gibiydi! Derken arkadaşlarımı merak ettiğimi fark ettim. Neler yapıyorlardı? Beraber çalıştığım asistanlar, ustalar, dökümcüler ile yazıştık WhatsApp üzerinden herkes iyi mi diye… Ama neticede hayat dururken sessizleşmişti de…

Bir şeyin zor hatta imkansız olması, bende ters tepki yaratıyor. Zorluğu yenme dürtüsü bana güç veriyor. Karantina döneminde ilk röpörtajımı Pınar Derin Gencer’e verdim. Ona da bahsettiğim gibi, sanatımı besleyen şey negatif bir durum ve depresyon hali kesinlikle değil. Üretime geçebilmem için önce bu örtülü depresyondan çıkmam gerekiyor. Sonraki aşama, üretim sürecinde de etrafa bakmak! Pandemi döneminde, bir sergi yapmanın zorluğu, hatta fiziksel olarak imkânsızlığı beni yeni sergi yapım yöntemlerini düşünmeye itti. Zorlukları bir kaldıraç olarak hayal ettim ve işe koyuldum. Hem Web Bienali hem de istanbulmıuseum.org için çalışmaya başladık. Bu süreç içinde yeni arkadaşlar da edindim.Onların farklı yüzlerini gördüm. On veya on iki sanatçı için düşündüğüm projede şu anda birçok farklı ülkeden 30’un üzerinde sanatçı yer alıyor. Arkadaşlarım, sizleri çok seviyorum!

Friends of the Museum
‘Müzenin Arkadaşları’ aslında tercüme bir başlık, orjinali İngilizce’deki Friends of the Museum terimi... Burada yine küçük bir kelime oyunu var, arkadaşlık kavramı, kurumlara bireysel destekçilik anlamında kullanılıyor. Tamlamanın; Sanat’ın Arkadaşları (Friends of the Art) açılımları da var ama ben oralara girmeyeceğim. Genellikle yüklüce bir para verip, üye olur bir kart alarak müzenin arkadaşı olunuyor. O kart size bir dizi ayrıcalık tanıyor, ne demekse ayrıcalık! Ben de Müze’nin arkadaşı bir arkadaşımla Tate’in üst katlarında, sade vatandaşın giremediği bir kafeye gidip şampanya tokuşturduğumu hayal meyal hatırlıyorum. Ama Tate’in yöneticilerinden bir tanesiyle İstanbul’da yemek yiyebilmek için böylesi bir kart gerekmemişti…

Genco’nun arkadaşlarında öyle kart durumları kesinlikle yok. Bu bir üyelik sistemi değil. Müzenin Arkadaşları bir sergi ve sosyalleşme projesi. Dayanışma sergisi. Tüm olumsuzluklara karşı bayrak açma, kazan kaldırma işi... Sanatın yapılabilinmesinin imkansız görüldüğü zamanlarda, durumlarda bile sanat yapılabilineceğinin küçük bir kanıtı… Sokağa çıkma yasakları sırasında dediğim gibi; “Sanat en azından bir virüs kadar hızlı ve yaygın olmalı.”

Bu vesileyle tüm sanatçı arkadaşlarıma tekrar teşekkür etmek istiyorum. Müzeler ancak sizlerle var olabilirler...

 
Gallery 1 - Galley 2 - Gallery 3 - Gallery 4 - Text - Türkçe